Turuncu'nun Sayfası

        

     einstein.jpg (4026 bytes)    Albert Einstein (1879-1955)    

     einstein imza.jpg (4827 bytes)

     1879:   Almanya'nın Ulm kentinde doğdu.

     1894:   Aile, Albert'i Münih'te bırakarak İtalya'ya taşındı.

     1895:   İsviçre'ye taşındı.

     1900:   Zurich Polytechnic'ten mezun oldu.İsviçre vatandaşlığına geçti.

     1903:   Mileva Malich ile evlendi.

     1905:   Özel Görecelik Teorisi de dahil olmak üzere, bilim dünyasında deprem
                 etkisi yapan üç makalesi yayımlandı.

     1909:   Bern'deki patent bürosundan istifa etti.

     1913:   Berlin'deki Kiser Wilhelm Enstitüsü'nde Fizik Direktörü oldu.

     1916:   Genel Görecelik Teorisi ile ilgili yazısı yayımlandı.

     1919:   Mileva'yla boşanıp kuzeni Elsa Löventhal ile evlendi.

     1919:   Görecelik Teorisinin'nin doğrulanmasıyla tüm dünyada tanındı.

     1921:   Fizik dalında "Kuramsal fiziğe verdiği hizmetler ve özellikle fotoelektrik
                 etkiyi buluşu için" Nobel Bilim Ödülü aldı.

     1939:   Atomun parçalanması haberini alıp ABD Başkanı Roosevelt'i uyardı.

     1940:   Amerikan vatandaşlığına geçti.

     1955:   76 yaşında Princeton'da öldü.

Einstein'a ait fotoğraflar için tıkla

 

 Einstein'ın Teoremleri      

Uzay ve Zaman

Einstein teorisine göre uzay zaman eğridir.Uzay zamanın eğriliği kütle çekimi, yani gravitasyona eşittir.Bunu
anlatacak bir örnek: Bir portakalın üstüne üç toplu iğne batıralım ve bu toplu iğnelere göre bir bıçakla porta
kalı keselim.Ortaya portakal kabuğundan yapılmış bir üçgen çıkacaktır.O üçgeni alıp masaya koyarsanız üç
genin kenarlarının düz olmadığını görürsününüz.Düz bıçakla kestiğimiz kenarlar eğridir.Şimdi aynı şekilde di
yelim ki siz düzyadan bir uyduya bir sinyal gönderdiniz.O da bu sinyali başka bir uyduya gönderdi ve ikinci
uydudan sinyal tekrar dünyaya aksettirildi.Işığın yörüngesi en kısa mesafedelerden oluşan bir jeodezik üç
gendir.Eğer güneş bu üçgenin içinde ise o zaman ortaya çıkan kenarları dışa doğru eğri bir üçgendir, tıpkı
portakal kabuğu gibi.Çünkü güneşin kütlesinden dolayı ışık eğri bir yörünge takip ediyor.Bunu güneş tutul
ması esnasında arka plandaki yıldızlarının yerlerinin kaymasından görmüştük.Şimdi Einstein gibi şöyle düşü
nebilirsiniz :Ben güneşi ortadan kaldırayım ama uzay zamanı o üçgeni verecek şekilde eğri yapayım, tıpkı
portakalın üstünde olduğu gibi.Bir bakış açısına göre güneşin kütle çekimi ışığın yörüngesini saptırıyor düz ol
maktan.Öteki görüşte güneş hiç ortada yok, uzay zamanın eğriliği ışığın yörüngesinin düz olmamasını sağlıyor.

Kuantum

Atomaltı dünyada geçerli olan ve kuantum mekaniğince betimlenen ilişkilerin garipliğini hepimiz az çok bili
yoruz.Gelgelelim, iş bu garipliklerin nedenine geldiğinde, açıklamak için ortaya fırlayacak gönüllü yok.Ya da
şimdiye değin yoktu diyelim: Bir İngiliz bilim adamı, iddalı bir öneriyle bu garipliklerin sırrını çözdüğünü söy
lüyor.
Kuantum dünyasını yöneten ilke belirsizlik.Örneğin, bir atom çekrdeği çevresinde dönen bir elektronun yö
rüngesi, üst üste binmiş bir olasılıklar bulutu.Bu belirsizlik, ancak bir ölçüm yapıldığında somut ve tek bir de
ğere kavuşuyor.Ancak bu "gerçek" değer de aslında gerçek değil;çünkü yapılan gözlem parçacıkların ya ko
numunu, ya da hızını çarpıtıyor.Kuantum dünyasının bir başka garipliği de, birbirinden çok uzakta bulunan
bir parçacık çiftinin iki üyesinden birine yapılan müdahalenin, ötekini de aynı anda etkilemesi.
Warwick Üniversitesi fizikçilerinden Mark Hadley, Einstein'ın bir önerisinden yararlanarak bu bilmeceyi
çözdüğünü öne sürüyor.Büyük ölçekte Evren'i başarıyla açıklayan genel görelilik kuramının sahibi Einstein,  parçacıkların aslında uzay içinde küçük bükülmeler olduğunu öne sürmüştü.Hadley de bu düşünceyi gelişti
rerek parçacıkları, uzay-zaman içinde "geon" denen bükülmeler olarak ele alıyor.Bir geon içinde zaman,
kendi üstüne doğru bükülerek, bir parçacığa geçmişinde olduğu kadar geleceğindeki olaylardan da etkilen me olanağı  sağlar.Daha önceki çalışmalarında Hadley, bunun kuantum dünyasının garipliklerini nasıl açıkla 
yabileceğini ortaya koymuştu.
Kanada'nın Toronto Üniversitesi fizikçilerinden Jonas Mureika, geon kuramının, kuantum dünyasındaki gar  ripliklerin, klasik fizikle nasıl açıklanabileceği konusunda güzel bir örnek olduğu görüşünde."Gene de, za
manla oynarken dikkatli olmak gerekir" diye uyarıyor."Sorulması gereken, zamanın yönü, kuantum düzeyinde değişebiliyorsa, büyük ölçekteki Evren'de neden değişemyor?" 

Tek Formül

Einstein'ın Gravitasyon Teorisi makro kozmos'un, Kuantum Teorisi ise mikro koznos'un yapı ve işleyişini
açıklıyor.Ancak bu iki teori birbiriyle çelişiyor.Yerçekimine kuantum mekaniğinin kanunlarını uygulamaya
çalıştığınızda, ortaya saçma sonuçlar çıkıyor.Ancak mikro ve makro kozmos dünyaları birnirinden tümüyle
ayrıldığından bu çelişki bir sorun yaratmıyor.Yine de fizikçilerin en büyük umut ve arayışı iki teori arasındaki
çelişkiyi ortadan kaldıracak yeni bir formül bulmak.Bu konuda en büyük atılım 80'lerin ortasında geldi.
Michael Green ve John Schwarz adlı iki fizikçi parçacıkların bir nokta biçiminde değil de, sonsuz uzunluğu
olan incecik iplikçikler olarak (string) tahayyül edilebileceğini ortaya attılar.Bu iplikçik teorisinin işlemesi için
algılayabildiğimiz 4 boyutlu bir alem yerine önce 10 sonra 11 boyutlu bir alemin varlığını ortaya attılar.İşte o
zamandan beri String teorisinin yardımıyla, fizikçiler "Tek Formül"ü bulmaya her yıl yaklaşıyorlar.Einstein'ın
dediği gibi, "Evrenin en anlaşılmaz tarafı anlaşılabilir olmasıdır."

Işık Hızı 

Kendinden önce yapılan çalışmaların birçoğunu tepetaklak eden ve görelilik kuramıyla fizikte bir devrime        devrime yol Albert Einstein'ın gelip dayandığı son sınır ışık hızı olmuştu.Evrendeki bütün değerler bir tür         
göreliliğe bağlıyken ışık hızı dokunulmazdı.Işık hızı geçerli olabilen en yüksek hızı oluşturuyordu onun için.Ne
neseler, ne ışınlar ne de sinyaller daha hızlı hareket edebilirdi.Astronomik ölçümler de Einstein'ın kuramını destekliyordu doğrusu.Ama son zamanlardaki gelişmeler, neredeyse tabusal bir özellik taşıyan ışık hızına
yönelik kuşkuları her gün biraz daha artırıyor.
Köln'lü fizik profesörü Gunter Nimtz bu kuşkunun önemli müsebbiplerinden biri.Laboratuvarında gerçek
leştiği basit deneylerle ışık hızının aşılabileceğini idda ediyor.Nimtz'in yaptığı deneyde, bir yandan bildiğimiz
ışık ışınları, bir yandan da mikro dalga sinyaller boru biçimindeki metalik bir iletkenin içinden geçerek ulaşı
yor hedefe.Üstelik Nimtz, bu yolla anlamlı sinyaller de gönderebileceğini kanıtlamak için miko dalgalara,rad
yo yayınlarında olduğu gibi, Mozart senfonilerinden bölümler yüklüyor.Sonuç: içi boş iletken borudan geçen
mikro dalgalara yüklü müzik parçası, hiçbir engelle karşılaşmadan yayılan ışık ışınlarını, saniyenin bir kaç mil
yarda biri kadar bir farkla da olsa sollayıp geçiyor.Nimtz'e göre işin komik olan yanı, engelli koşucunun engel
siz koşucuyu yaya bırakması.
Bütün bu olup bitende komik bir yan bulan yalnızca Nimtz.Çünkü meslektaşları bir yandan Einstein'ın göreli
lik kuramının doğayı açıklamakta hala temel kılavuz olduğu yolundaki görüşlerini sürdürürken, öteyandan
Kölnlü fizikçinin rakipleri bile yapılan ölçümlerin doğru olduğunu kabul ediyorlar.Ancak iş, ortaya çıkan so
nucun, görelilik kuramının ötesinde bir fenomen olarak açıklanması noktasına gelince yollar ayrılaıyor.Avus
turyalı astrofizikçi Paul Davies, "Einstein'ın devrimi kusursuz değildi" diyor.Davies'e göre görelilik kuramının
bizi nereye kadar götüreceği tam olarak bilinmiyor henüz, ayrıca Einstein'ın kendisi de, teorisini geliştirirken
önceki yüzyılın yanılgılarından tümüyle kurtulabilmiş değildi.Dahi fizikçiyle hesaplaşmayı sürdüren Davies,
bir noktadan daha yükleniyor Einstein'a: "En temel soruyu sormamıştı o, zamanın nasıl oluştuğu sorusunu!"  

 Foton Telepatisi

Bilimsel deneyler bazen büyük bir başarıyla sonuçlanır.İsviçre'de üç kenti kapsayan bir alanda yapılan foton
deneyi de böyle bir zaferle bitti!Deney Cenevre'de ve ondan sırasıyla 7,3 km ve 4,5 km uzaklıktaki
Bernex ve Bellevue kentleri arasında yapıldı.
Aralarında 10 km uzaklık olan iki foton, ayna karşısında her seferinde birbirleriyle aynı davranışı göstermiş
tir.Fotonlardan biri yanrıyansıtıcı bir aynadan geçmişse, ondan 10 km uzaktaki öteki foton da aynı anda ya
rıyansıtıcı bir aynadan geçmiştir.Biri yansıdıysa, aynı anda öteki de yansımıştır.Sanki her biri, diğerinin o an
da ne yaptığını bilmektedir.
Özel görelilik kuramına göre, hiç bir sinyal ışıktan daha hızlı (300000km/saniye) gidemez; oysa aralarında
10 km olan iki foton aynı anda (arada zaman geçmeden) aynı davranışı göstermektedir.Einstein, maddede ki  belirsizliğin bilgimizin azlığından ve kuantum kuramının eksikliğinden kaynaklandığına inanıyordu.
Einstein'a göre tümüyle gerekirci (determinist) bir gerçeklik vardı; fakat bu, kuantum fiziğinin tanımlayabile
ceğinden çok daha derinlerdeydi.Bu varsayıma"saklı değişkenler" varsayımı denmektedir.Einstein, Boris
Podolsky ve Nathan Rosen gibi diğer iki fizikçiyle birlikte, bir düşünce deneyi yapmayı düşündü; bu deney
yeni doğmuş kuantum kuramında bir mantık çelişkisi olduğunu gösterecek, böylece bu kuramın eksik oldu
ğunu ortaya çıkaracaktı.
Bu üç fizikçinin yapmayı tasarladıkları deney, İsviçreli araştırmacıların yapmış oldukları bu deneydi.1930 yıl
larında bu deneyi gerçekleştirmek teknik bakımdan olanaksızdı.Tam tersi oldu!"EPR (Einstein-Podolsky-
Rosen) paradoksu" fizik araştırmalarına on yıllarca damgasını vurdu. 

foto.gif (34914 bytes)

 

Bir lazerden çıkan bir foton (ışık parçacığı) bir KNbO3
kristalinden geçerken daha az enerjili iki fotona ayrılır.
Her foton bir optik lif içine girer ve yolu üstünde yarı yansıtıcı bir aynaya rastlar.Ayna tamamen raslantıya bağ
lı olarak, fotonu bazen yansıtır, bazen geçirir.Aynayı ge
çen foton bir dedektöre çarpar.Deney şunu göstermiştir:
Aralarında 10 km'den fazla bir uzaklık bulunan bu iki fo
ton, her an birbirlerinin tıpatıp aynı davranışları gösterir
ler; şöyle ki fotonlardan biri aynadan geçmişse, öteki de
geçer; yansımışsa öteki de yansır.Einstein bu olaya uzak
tan hayaletsel bir etki adını vermiştir.

 

 Yorum  

Bu yorumlar bana aittir ve yazılanlar, yanlış ve gereksiz olabilir.Yukarıdaki deneyde Einstein bu olaya uzak
tan hayaletsel bir etki adını vermişti.Şimdi ben de sizde uzaktan bir hayaletsel etki oluşturmaya çalışacağım.
Şu anda sahip olmak istediğiniz somut bir şeyi düşünün.Eğer size yaptıracağım şeyleri yaparsanız büyük bir
ihtimalle istediğiniz şeye kavuşacaksınız.Sağ elinizin serçe parmağından itibaren üç parmağınızı avucunuzun
içine alın.Baş parmağınız sabit kalacak şekilde, işaret parmağınızı baş parmağa dik şekilde aşşağı yukarı ha
reket ettirerek baş parmağa sürtün.
Burada size yaptırdıklarım fotonun yansıyıp yansımamasını ifade ediyor.Yaptırmak istediklerimi sadece oku  saydınız bir şey anlamıyacaktınız belki.Bu durumda fotonun aynadan yansıması bir rastlantı olmayabilir.Yani  olayların tümünü ele aldığımızda, fotonların başlangıçtan sona kadar olan davranışları bize anlamlı bir durumu
ifade edebilir.  

 

Kaynak : Bilim ve Teknik Dergisi